Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, TV5'te Bilali YIldırım'ın 'Buyurun Başlıyoruz' programında asgari ücret, aşı, Filistin davası, Doğu Türkistan gibi başlıklar üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu.

Asgari ücret tespit komisyonun 2021 yılı için uygulanacak asgari ücreti açıklaması sonrasında değerlendirmelerde bulunan Kurdaş, "Asgari ücrette kesintilerin yapılması zulmün ustacasıdır" dedi.

"90 KURUŞ MESELESİ ÇOK ÖNEMLİ"

Asgari ücretin açıklanması sırasında Aile ve çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un asgari ücreti 3 bin 825 TL 90 kuruş şeklindeki ifadeleri kullanmasına tepki gösteren Kurdaş, "Bakın asgari ücret açıklanırken 90 kuruşu açıklaması çok önemli. Sanki dersin bunu bir kuyumcu tartısına koymuşlar, çok ince hesaplamamışlar, adaletli davranmışlar 90 kuruşu da eklemişler. Artı 90 kuruş adalet değil... Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında bugün sanki 'bütün imkanlarımızı zorladık 90 kuruşu da çıkardık' gibi bir yaklaşım ortaya çıkıyor. Aslında traji komik bir meseledir bu kuruş meselesi. Ranta verilirken milyar milyar veriliyor asgari ücrete verilirken de kuruş kuruş veriliyor" ifadelerini kullandı.

"ASIL VATANPERVERLİK BİR TIPÇININ AŞIYI BULMA ÇABASIDIR"

Canlı yayındaki değerlendirmelerine koronavirüs süreci üzerinden aşı tartışmalarına da değinen Kurdaş, ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez'in "Aşı yaptırmayanlar birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz" sözlerine tepki gösterdi.

Bir tıpçı açısından asıl vatanperverliğin aşıyı bulmak olduğunu belirten Kurdaş, "Yetkililerin yapması gereken şey izahattır. Ancak aşıyı savunmak adına yapılan her cümle ile aşıyı daha tartışmalı hale getiriyor...Aşı ile mutlak bir şey varsa bunun sorumluluğu bilim adamlarına düşer. Özellikle de tıpçılara düşer... Bir tıpçının asıl görevi vatanperverlik noktasında mesaj vermek değildir. Asıl görevi aşının bulunması konusunda gayret göstermesidir. Bir tıpçının vatanperverlik konusunda bile bu şekilde cümleler kurması Türkiye'de hiçbir şeyin sağlıklı konuşulmadığı anlamına gelir" diye konuştu.

"HANİ DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜ"

Gündemde 'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Yasası" kapsamında sivil toplum kuruluşlarını ilgilendiren meseleyi gündem taşıyan Kurdaş, çıkartılan yasa ile birlikte sivil toplum kuruluşlarına kayyım atanmasının yolunu açan yasa ile ilgili hükümeti sert dille eleştirdi.

Çıkartılacak söz konusu yasanın Türkiye'de muhafazakar camiaya gelecekte büyük sıkıntılar yaşatacağını ifade eden Kurdaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Biz öyle bir şey yapar mıyız?" sözlerine karşı çıkarak "Kusura bakmasınlar da yaparlar. Süleyman Soylu bey 'yapmayız diyor' ama zaten yapıyorsunuz. Bir mitingde kendisini nezaketen uyaran bir kişiyi gözaltına aldıran da kendisidir. Yapmadığınız şey değil ki. Baskı, psikolojik baskı, ambargolar, kutuplaştırma, ayrıştırma, insanları töhmet altında bırakma... şeklindeki yaklaşımlar bile onların tezahürüdür" dedi.

'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Yasası" üzerinden sivil toplum kuruluşlarının baskı altına alınacağını kaydeden Kurdaş, iktidarın dünyadaki egemen güçler karşısında teslimiyetçi davrandığını ifade ederek "Bir taraftan yıllarca dünya beşten büyüktür diyeceksiniz bir taraftan o beşin, büyük gücün dayattığı durumu siz TBMM'de kanun haline getireceksiniz. Peki siz yapamayacağınız şeyi neden kanunlaştırıyorsunuz? Efendiniz mi var, bir yerden emir mi aldınız, bir yerden talimat mı var, kim gönderdi, o beş mi gönderdi kanunu?" şeklinde sert tepki gösterdi.

"ÇOK AÇIK KONUŞALIM MI?"

'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Yasası"nın Türkiye'de STK'ları ve vakıfları büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakacağını belirten Kurdaş, "Çok açık konuşalım mı? Bu konu doğrudan doğruya Hamas ve Filistinle ilgili konudur. Bu konu doğrudan doğruya İslam coğrafyasındaki mazlumlarla ilgili konudur. Burada bizim yüreğimiz yanacak Arakan'a yardım edeceğiz Filistin'e yardım edeceğiz veya İslam coğrafyasındaki kardeşlerimize yardım edeceğiz ama küresel terör suçu işlemiş gibi gösterileceğiz. Bu doğrudan doğru Hamas'ı terör örgütü ilan eden anlayışın tezahürüdür" ifadelerine yer verdi.

Kurdaş, Hamas'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektubu gündeme alarak ise "Mavi Marmara davası düşürülüp Telaviv ve Ankara anlaşması yapıldıktan sonra, önce Türkiye normalleşti sonra diğer ülkeler normalleşti...Cuma namazından sonra sayın Edoğan Milli Gazete'nin haberlerini teyit eden açıklamalarda bulundu. Cuma günü cuma namazından sonra normalleşme açıklamasının yapılması da ayrı bir tartışma konusudur. Biz Mısır'la, Şam'la, Libya'da diğer gruplarla, bütün irtibatı kesiyoruz ama İsrail'le ne olursa olsun münasebetimiz devam ediyor. Bu çok tuhaf bir şey" şeklinde tepkisini sürdürdü.

"DOĞU TÜRKİSTAN'A KİMSE ÇİN'İN PKK'SI MUAMELESİ YAPAMAZ"

Doğu Türkistanlı Müslümanların Çin ile yapılan anlaşma çerçevesinde iade edilmesine yönelik adımları da gündem taşıyan Kurdaş, "Doğu Türkistan daha 2 yıl öncesine kadar Türkiye'nin tartışmasız bir konusuyken bugün nasıl olur da farklı bir noktaya evriliyoruz. Kimse Doğu Türkistan meselesini Amerika'ya dayandırarak bu iktidarın günahını aklamaya çalışmasın. Doğu Türkistan'ın mavi bayrağı Türkiye'de yıllardır dalgalanır ve Doğu Türkistan meselesi bu milletin, hem inanç ve din bakımdan hem de soy ve vatan bakımından  öz meselesidir. Kendi mahalleme sesleniyorum: sanki Doğu Türkistan Çin'in PKK'sıymış gibi Türkiye'ye lanse ediliyor. Bu da ayrı bir aymazlık ayrı bir garabettir" değerlendirmelerde bulundu.

Kurdaş ayrıca canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davos'ta Siyonist İsrailli Şimon Peres'e hitaben "Siz çocuk öldürmeyi iyi biliyorsunuz" sözlerinden "Gönül ister ki İsrail'le daha iyi bir noktaya gelelim" sözlerini gündeme alarak tepki göstermesi ise programa damgasını vurdu. 

Kaynak: Milli Gazete